16 Ağustos 2014 Cumartesi

                                             EDEBİYAT VE TOPLUM
       İnsanların duygularını,düşüncelerini,hayallerini; etkilendikleri olayları, gördüklerine karşı duyduğu hisleri anlatma ve anlatılanların kağıda dökülme sanatı olan edebiyat toplumun yaşadıklarının ürünüdür.Yazar, şair adına ne dersek diyelim kısacası edebi ürünü meydana getiren sanatçı toplumdan etkilenmeden, toplumun ilgisini,tepkisini göz önüne almadan eser veremez.Çünkü ortaya koymuş olduğu eser birilerine hitap etmek zorundadır.O hitap edilen kesimde yazarın içinde yaşadığı toplumdur. Hiç bir yazar ya da şair amaçsız bir eser yazmaz.Yazarın amacıda toplumu etkilemektir ya da toplumdan etkilendiklerini tekrar geri dönüt şeklinde topluma göstermek için esere yansıtmaktır. Toplumdan bağımsız eser vermek kesinlikle bir edebiyatçı için söz konusu değildir. Edebiyatçı topluma uzak, toplumdan bağımsız görünsede gözlerinde ve ruhunda  toplumu inceleyen bir çift göz daha vardır. Toplumun yönelişleri, değişimi,sahip olduğu değerler,önyargıları, kabullenişleri kısacası toplumu etkileyen ve toplumdan etkilenen yönler edebiyatçının ilgisine göre eserin konusu olur. Edebiyat tarihine baktığımızda yazarların, şairlerin kısacası edebi ürün meydana getiren sanatçıların verdikleri eserler hep bir edebi çevrenin  ürünüdür. Sanatçının içinde bulunduğu bu edebi muhitte toplum tarafından şekillenmiş ve toplumun isteklerine göre oluşmuştur. Bazen sanatçı toplumun yanlışlarından hareketle kendi doğrularını bu yanlışları  karşılaştırarak sonuçta elde ettiği doğruyu  eserde vermiş, bazen de yanlışlarını toplumun doğruluk süzgecinden geçirerek eseri meydana getirmiştir. Cumhuriyet öncesi ve sonrasındaki eserleri incelediğimizde görüyoruz ki toplumdaki eksiklikler, yanlış anlaşılmalar, köylü hayatı, savaş yıllarında çekilen zorluklar ve dramatik durum daha sayabileceğimiz nice sosyal olay eserlerde kendini net bir şekilde göstermiştir. Yakın tarihten saydığımız edebi dönemdeki  bu örneklerde bize göstermektedir ki eser yazarın toplumdan etkilenmesiyle, içinde yaşadığı toplumun olay ve olgularının sonucu olarak eser meydana getirir. Bu da bize toplumsuz bir edebiyatçı olunamayacağını gösterir.